Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından Türk-Alman Medya Forumu düzenlendi

Türk-Alman Medya Forumu

1.Oturum: „İki Ülke, Ortak Hikâyeler: Medyada Türk-Alman İşbirliği“

Türk-Alman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Yıldız’ın moderatörlüğündeki oturumda, Almanya’nın eski Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz, Hürriyet Gazetesi Avrupa Koordinatörü Ahmet Külahçı, Stern Dergisi Diplomasi Muhabiri Steffen Gassel ve TV Berlin Genel Yayın Yönetmeni Dursun Yiğit konuşmacı olarak yer almıştır.

  1. Oturum: “Almanya’daki Türk Diasporası: Temsil ve Kültürel İlişkilerde Medyanın Rolü”

Türkiye Araştırmalar Vakfı Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Enes Bayraklı’nın moderatörlüğünü üstlendiği oturumda Almanya IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik, Kanal Avrupa Genel Müdürü Ali Paşa Akbaş ve Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Büşra Fadim Sarıkaya Tünalp konuşmacı olarak yer almıştır.

  1. Oturum: „Dezenformasyon Çağında Medyanın Sorumluluğu“

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Koordinatörü İdris Kardaş’ın moderatörlüğündeki oturumda siyasi analist ve gazeteci Klaus Jürgens, shiftdelete.net Kurucusu Hakkı Alkan, Anadolu Ajansı (AA) Teyit Hattı Müdürü Ömer Faruk Görçin ve WAZ Eski Redaktörü, NRW Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hayrettin Özcan konuşmacı olarak yer almıştır.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun’un Türk-Alman Medya Forumu’ndaki Mesajları

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Başkanlık merkez binası konferans salonunda düzenlenen Türk-Alman Medya Forumu’ndaki konuşmasında etkinliğin medya alanında işbirliklerini güçlendirmek, stratejik diyalog zemini inşa etmek, dünyanın ve medyanın seyrini, dönüşümünü değerlendirmek ve sorunlara çözüm aramak amacıyla gerçekleştirildiğini belirtmiş ve Türkiye’nin global bir perspektifte hakikat ve basın özgürlüğü konularındaki kararlılığına değinmiştir. Altun konuşmasında özetle aşağıdaki hususlara değinmiştir:

„İsrail hükümetinin Filistin’de gerçekleştirdiği soykırımlarını sonlandırmak için Türkiye’nin 1,5 yıldır sürdürdüğü bu mücadelesine bütün dünya destek vermeli, bölgemizde yaşanan bu trajedi bitirilmeli ve insanlığı yakan bu ateşin yayılması önlenmelidir. İnsanlık olarak şimdi önümüzde duran en acil konu budur“

„Terör örgütü propagandası yapan isimlere medyada ‚uzman‘ sıfatıyla yer verilmesi gerçekten hakikat düşmanlığıdır. Terör örgütlerine propaganda için zemin hazırlamak, insan haklarına aykırı bir durumdur, insanlığa düşmanlıktır, kamu düzenine karşıtlıktır. Bu nedenle biz, terör örgütü propagandasının medyada asla kendisine yer bulmaması gerektiğine inanıyoruz“

„Türkiye ile Almanya arasında yakın işbirliği ve birlikte hareket etme iradesi, bölgesel ve küresel sorunların çözümünde kolaylaştırıcı rol oynayacaktır. İki ülke arasındaki kapsayıcı dostluğun, iletişim ve medya alanında işbirliklerini daha da güçlendirmesi en büyük temennimizdir“

“Türkiye istikrarlaştırıcı gücüyle, Suriye, Libya, Somali, Sudan, Kafkaslar ve Balkanlar’da çözümün ve barışın anahtarı olduğu gibi Filistin’de de savaşın son bulması için iradesini sürdürecektir”

„Ülkemizin ‚Daha adil bir dünya mümkün.‘ perspektifiyle tüm kriz bölgeleri için verdiği bu büyük mücadele giderek daha derin bir anlam kazanmaktadır. Ne yazık ki mevcut uluslararası sistem, itibar ve irtifa kaybetmektedir. Bugün ABD’nin yeni liderle birlikte değişen öncelikleri, uluslararası sistemin önemli bir bileşeni olan NATO’ya yaklaşımı ve ticari kararları, Avrupa’yı ciddi şekilde etkiliyor. Bu yeni dinamiklerle refah ve güvenlik dengesinin sarsıldığı, ekonomik kaygılardan çok güvenlik zafiyetinin gündeme geldiği bir süreç yaşanıyor. Avrupa Birliği, savunma bütçesini artırarak güvenlik arayışını sürdürüyor. Ancak şu çok açık ki Türkiye’nin içinde olmadığı bir güvenlik mimarisi, Avrupa için çözüm üretmez. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadeleriyle ‚Türkiye’nin hak ettiği şekilde yer almadığı Avrupa’nın, küresel bir aktör olarak varlığını sürdürmesi giderek imkânsız hal almaktadır. Açık söylemek gerekirse, Türkiye’siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez.‘ NATO üyeliği, savunma sanayisi atılımları, güçlü ordusu ve insan gücü potansiyeliyle Türkiye, müttefikleri için vazgeçilmez bir aktördür. Bu çerçevede AB ve Almanya ile ilişkilerimizin bugün daha da güçlenmesi, evvela muhataplarımız açısından bir zorunluluk haline gelmiştir.”

“Almanya, İkinci Dünya Savaşı’nda büyük yıkımla karşı karşıya kalmıştır.  Enkazın kaldırılması, ülkenin yeniden imarı ve ayağa kalkması için ihtiyaç duyulan noktalarda Türkiye ve Türk vatandaşları aktif rol oynadı. O günden bugüne Türkler, dört nesildir Almanya’da yaşıyor. Bugünkü nüfusları 3,5 milyonun üzerinde. Almanya’da siyasetten sanata, ticaretten kültüre, ekonomiden spora kadar günlük hayatın tamamında Türklerin olması, ziyadesiyle memnuniyet vericidir. Ancak Almanya’da uzun süredir yaşayan, hayat kuran, kök salan Türklerin kendilerini güvende ve eşit hissetmeleri kritik önemdedir. Şüphesiz, ekonomik zorluklar, göç ve mülteci krizleri, dijital mecralarda yayılan marjinal söylemler, popülizmle keskinleştirilen milliyetçilik, siyasi kutuplaşma ve ideolojik çatışmalar bugün ırkçılığın tüm dünyada yükselmesine neden oluyor. Maalesef bu durum Avrupa için de bu yönde ilerliyor. Talihsiz siyasi söylemler ile otokontrolden yoksun ve ötekileştirici medya dili sonucu yaşanan çok acı olaylar, hafızalarımızdaki yerini korumaktadır. Çok açık ve net bir şekilde ifade etmeliyim ki ırkçılık, bir insanlık suçudur. Irkçılık insanlığın ortak sorunudur. Irkçılığa karşı ortak çözüm geliştirmek mecburiyetindeyiz. Burada hepimize düşen görev, ırkçılığın normalleştirilmesi, yaygınlaştırılması ve masum bir siyasi görüş gibi çerçevelendirilmesine karşı var gücümüzle mücadele etmektir.“

„Biz ırkçılıkla mücadele konusunda Almanya’ya elimizden gelen desteği vermeye, katkı sunmaya hazırız. Aramızdaki bağlar çok sağlam. Nitekim her yıl tatil için yaklaşık 7 milyon Alman’ın Türkiye’yi tercih etmesi, iki ülke arasında ortalama 50 milyar doları bulan ticaret hacmi, jeopolitik gelişmeler, güncel sınamalar ve kırılmalara karşı yoğunluk kazanan diplomatik temaslar, ülkelerimiz ve halklarımız arasındaki yakınlığın önemli göstergeleri arasındadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın Almanya’yı ziyaretleri, Almanya Cumhurbaşkanı Sayın Steinmeier ve Şansölye Scholz’u ülkemizde ağırlamamız, ikili ilişkiler açısından son derece değerlidir. Bu önemli ziyaretlere, Türk-Alman Enerji Forumu’nu, Karma Ekonomi ve Ticaret Komisyonu toplantılarını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Çalışma Grubu toplantılarını da eklediğimizde, ülkelerimiz arasındaki diplomatik ilişkilerin mahiyeti daha iyi anlaşılacaktır. İnanıyorum ki Türkiye ile Almanya arasında yakın işbirliği ve birlikte hareket etme iradesi, bölgesel ve küresel sorunların çözümünde kolaylaştırıcı rol oynayacaktır. İki ülke arasındaki kapsayıcı dostluğun, iletişim ve medya alanında işbirliklerini daha da güçlendirmesi en büyük temennimizdir. Biz her ne olursa olsun ilişkileri daha nitelikli hale getirmek için hazırız. Bu forumu bir müzakere zemini inşa etmek ve doğrudan konuşmak için ortaya koyuyoruz. Biz konuşmaktan korkmuyoruz, konuşmaktan kaçmıyoruz.“

„Anadolu Ajansı, TRT Deutch, TRT World ve TRT Türk, faaliyetlerde bulunduğu her ülkede olduğu gibi Almanya’da da medya çoğulculuğuna katkı sunmaktadır. Medya kuruluşlarımız, Almanya başta olmak üzere farklı ülkelerde yayıncılık faaliyetlerini sürdürürken, bizler de mesleklerini yapmak üzere ülkemizde bulunan veya görevlendirilen gazetecilere her türlü desteği veriyoruz. Yabancı basın mensuplarının, akreditasyon işlemlerini ve çalışmalarını kolaylaştırıcı taleplerini ivedilikle yerine getirmeye büyük önem veriyoruz. Bu çerçevede, 2022-2024 yılları arasında 6 bin civarında geçici, 750’ye yakın daimî yabancı basın mensubunun akreditasyonu yapılmıştır.”

“Almanya özelinde ise 2024 yılında 18 kurumdan 31, 2025 yılında ise 21 kurumdan 41 basın mensubunun daimî akreditasyon işlemi gerçekleştirdik. Her iki ülkede görev yapan medya mensuplarını, iletişim ve medya alanında işbirliği için imkân olarak görüyoruz. Bu işbirliğini daha da derinleştirmek için İletişim Başkanlığı olarak Türkiye İletişim Modeli çerçevesinde, ortak projelerle haber, belgesel, dizi ve film gibi içeriklerin üretilmesini, Türk diasporasının medyada daha nitelikli temsilini, medya alanında etik ilkelere bağlı kalınmasında karşılıklı teşviki, dezenformasyonla mücadele işbirliklerini ve ortak medya okuryazarlığı ve gazeteci değişim programlarının artırılmasını önceliyoruz. Bu işbirliklerinin medyada hakikatin ve adil temsilin sağlanmasında önemli katkılar sunacağına inanıyorum.“

„Medyanın, İslamofobi, zenofobi gibi ırk, din, dil, kültür üzerinden duyguları körükleyen, ayrıştırıcı, tetikleyici ve genelleştirici bir düşüncenin aparatı olmaktan kaçınması, hakikat adına, küresel barış ve vicdan adına bir zorunluluktur. Medyada bahsettiğimiz kötücül akımların, örgütlerin kendilerine yer bulması, hatta medya üzerinden kendi propagandalarını yapmaları medyaya olan güveni sarsmakta, kaos ve kargaşaya neden olmakta ve hakikatin medyadaki temsilini zayıflatmaktadır. Terör örgütü propagandası yapan isimlere medyada ‚uzman‘ sıfatıyla yer verilmesi gerçekten hakikat düşmanlığıdır. Asla ve asla kabul edilemez bir durumdur.

“Terör örgütlerine propaganda için zemin hazırlamak, insan haklarına aykırı bir durumdur, insanlığa düşmanlıktır, kamu düzenine karşıtlıktır. Bu nedenle biz, terör örgütü propagandasının medyada asla kendisine yer bulmaması gerektiğine inanıyoruz. Elbette basın özgürlüğü, etik ilkeler çerçevesinde tüm ülkelerin ve insanlığın en büyük kazanımlarından biridir, demokrasinin güvencesidir. Lakin basın özgürlüğü kisvesi altında dezenformasyonun yayılmasına, kara propaganda ve algı operasyonları yapılmasına asla göz yumulamaz. Toplum karşıtlarının ve terör örgütlerinin medyada temsili söz konusu olduğunda öne sürülen basın özgürlüğü, İsrail hükümetinin Filistin’deki soykırımı gündeme geldiğinde göz ardı ediliyorsa bu kavram suistimal ediliyor demektir. Basın özgürlüğü adı altında mesnetsiz, kurgusal haberler ve manipülatif bilgiler havada uçuşup, yorgun mermi misali zihinlere isabet ediyorsa, kavramın içi boşaltılıyor demektir. Kötücül odaklar, basın özgürlüğüne sığınarak dijital mecralarda dezenformatif içerikleri yayabiliyorsa kavram değersizleştiriliyor demektir. Bugün bizlere düşen görev, basın özgürlüğünün dezenformasyon aparatı ya da maskesi olarak kullanılmasının önüne geçmek ve hakikati bütün gücümüzle savunmaktır. Yeni teknolojilerin doğru bilgiyi ve hakikati değersizleştiren yapısına karşı, kurumsal medya yapıları bizler için muazzam imkanlar sunmaktadır. Uluslararası işbirlikleriyle bu imkanlardan daha iyi faydalanabileceğimize yürekten inanıyorum.“

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Büyükelçi Sayın Akif Çağatay Kılıç’ın Türk-Alman Medya Forumu’ndaki Mesajları

Konuşmasında iki ülke ilişkilerinin 300 yıllık geçmişinin olduğuna dikkat çeken Büyükelçi Sayın Çağatay Kılıç, Türkiye ve Almanya’nın bazı anlaşmazlıklara rağmen her zaman yakın ilişkiler içinde olacağına vurgu yaparak hem Türkiye’deki hem de Almanya’daki medyanın buna katkı sağlayacağını umduklarını ifade etmiştir. Sayın Kılıç özetle şu mesajları vermiştir: “Dünya, gelecek 50-100 yıl içindeki gelişmelere yön verecek, bunun temellerini atacak ilginç bir zamandan geçmektedir”

“Türkiye ile Almanya’nın devletler arası, uluslararası ilişkiler açısından 300 yıllık geçmişinin bulunmaktadır. 1960’taki İş Gücü Anlaşması’yla devletler arası ilişkilerin, insanlar arası ilişkilere de evrilmiştir.”

Alman medyasının zaman zaman Türkiye’ye yönelik çeşitli ithamlarda bulunulmakta ve ithamlar Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarını da içine alabilmektedir.”

„Türkiye’yi sürekli insan hakları, basın özgürlüğü, bunlarla alakalı olarak demokrasi gelişimi içerisinde ağır eleştirilere tabi tutan, tutmaya çalışan, bunları dile getiren medya organlarına baktığınız zaman aslında birçoğunun çok derin ikiyüzlü tutum sergilediğini de görmeniz mümkün.“

„Gazze’deki katliama, ‚katliam‘ diyemeyeceksiniz, Gazze’deki yaşananları doğru, tarafsız bir şekilde yansıtamayacaksınız, İsrail’i tarihsel veyahut da birtakım gerekçelerle eleştiremeyeceksiniz ya da çok düşük dozda eleştireceksiniz ama sokakta İsrail’e karşı eleştiride bulunan insanları yeri geldiği zaman gözaltına alacaksınız, yeri geldiği zaman tutuklayacaksınız, yeri geldiği zaman toplanma özgürlüklerini, ifade özgürlüklerini kısıtlayacaksınız ama bu, Alman medyasında hiç doğru dürüst yer almayacak ama Türkiye söz konusu olduğu zaman, ‚demokrasi eksiği, toplanma özgürlüğünün kısıtlanması, sosyal medya kısıtlamaları, tırnak içerisinde siyasetin her şeyin üzerinde vesayet uyguladığını‘ dile getireceksiniz.“

„Bugün hala Almanya’da Türkiye tarafından ciddi manada olumsuz birtakım veriler ve deliller ışığında aranan, geri iadesi istenen insanlar, bırakın geri iade edilmeyi, elini kolunu sallayarak sokakta gezmeyi de bir kenara koyalım, medya organlarına çıkıp Türkiye hakkında sözüm ona uzman olarak ahkam kesiyorlar. Medyadaki bazı yöneticilerin de maalesef kendilerine uygun birer maşa olarak kullandıkları bu kişilere alan vermeleri dolayısıyla bir kamuoyu oluşuyor, bir algı oluşuyor. Bu algılara ve kamuoyuna baktığınız zaman dışarıdan Türkiye’ye bakılmış olduğu için inanıyorum ki Türkiye’de görev yapan birçok Alman kökenli veya Alman iş adamı, gazeteci, diplomat, farklı alanlarda akademisyenler aslında orada anlatılanların ve dile getirenlerin Türkiye’deki gerçeklik olmadığını gördüklerinde şaşırıyordur.“

“Eleştiri farklı bir konudur.  Birçok ülkenin uluslararası ilişkilerdeki tutumunu biz de eleştiriyoruz. Ancak,  eleştirmekle ön yargılı kabul açısından yaklaşıp manipülasyon yapmak veya algı yönetmeye çalışmak başka bir şeydir”

“Emin olun bugün dünyanın bir çok ülkesinde Türkiye’deki kadar hakaretamiz ifadeler içeren basın yayını yapılamaz. Sorsanız ve algıya baksanız “Türkiye’de fikirler bastırılıyor, Türkiye’de görüş ayrılıklarının dile getirilmesi yasaklanıyor.” Çok değerli katılımcılar şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanı terörsüz Türkiye ismi ve düşüncesi altında, siyasi anlamda risk de alarak bir duruş ortaya koyarak bir süreç başlatmış vaziyettedir. Türkiye etrafındaki bir çok kriz ve savaş ortamında bırakın birtakım yayın organlarının, basının sesini kısmayı en ağır tartışmaları kamuya açık bir şekilde her akşam onlarca kanalda masaya yatırılmaktadır.”

Almanya’da kamuoyu araştırmasına göre daha seçimin üzerinden henüz bir ay geçtikten sonra AfD %25 oranında oy oranına ulaşmıştır. Şu anda hükümeti kurmakla görevli CDU‘nun oy oranı %24-25. Herkesin kendi içerisinde siyasi konular olabilir ama biz alman medyasına şunu tavsiye ediyoruz; bunun sebeplerini araştırın. Neden ırkçı parti olarak gördüğümüz aşırı sağ olarak gördüğünüz uç olarak gördüğünüz bir siyasi parti bu kadar yükseliştedir.

Şunu da söylemem lazım Türkiye Almanya ilişkileri tarihi ve kuvvetli ilişkilerdir. Zaman zaman birbirimizle anlaşamadığımız konular olur ama genel ortak tarihi geçmiş içerisine baktığınızda ve özellikle insanlarımızın birbiriyle olan iletişiminin ne kadar yoğun bir seviyeye geldiğine baktığımızda Türkiye ve Almanya her zaman yakın ilişki içerisinde olacaklardır. Ümit ederiz ki hem Türkiye’deki hem Almanya’daki medya buna katkı sağlar, destek verir ve daha da ileriye gitmesine vesile olur.   “